Şimdi ben kendimi nerelere vurayım?
Hastane günlerindeyim hala. Belli etmemeye çalışsam da yorgunum. Ben bile farkında değilim, ama sinirlerim laçka. Bu halde içimden hiç gelmeyerek eve gidiyorum. Bir duş alıp maymundan insana evrilmem gerek. Bir de tabii yaklaşık 2 hafta önce ektiğimiz bitkilere de bakarım diyorum. Neyse eve gidiyorum, bir de ne göreyim? Karşı evin tadilatı bizim bahçeye kadar uzanmış. Bahçenin içine girmişler, daha önceden Toprak’ın etkinlik olarak ektiği soğanları yolmuşlar,domateslerimin sınırına kadar gelmişler, ne oluk kalmış ne bir şey. O laçka sinirlerle,ne yaptıklarını sordum onlara. Ve tabii ki ne cevap almayı umduysam,pişkin pişkin cevap verdiler.
Özetle, ben ekim yaptığımız gün, tüm gün verdiğimiz emekten bahsederken, “2 domatesin lafını mı yapıyorsunuz komşuyuz şunun şurasında” dediler. İşte Türkiye’nin küçük yansıması nerede diyorsanız,yakında tam karşımda oturacaklar maalesef. Saygısız, karşısındakinin alanını gasp eden ve bunu pişkinlikle normalleştiren insanlar, tam da ülkenin yansıması aslında. Tabii ki sinirlendiğimle kaldım, bahçeye bakıp, temizlenip, birkaç eşya alıp hastanenin yolunu tuttum. Evde birkaç dakika fazla kalıp duble Türk kahvemi yudumlayıp biraz dinlenmeyi planlarken, sinirden evde bile durmak istemedim o an. Çıktım gittim. Azıcık kalan enerjimi sömürdüler çünkü.
Hastaneye geldim, ufaklık yine yemeğini yemiyor. Yeni getirdiğim kitaplardan birkaç tane okudum ona. Sonra dedim yemek yiyeyim, belki biraz sinirim geçer. O sırada odanın temizliğini yapan abla geldi. Abla sabah da gelmişti, Toprak ve Can uyuduğu için sonra temizler misiniz demiştim. O da benden haber beklemişti. Tabii ki haber vermeyi unuttum ve tam ben yemek yerken geldi abla. Dedim siz girin, ben köşede yerim zaten sıkıntı yok. Ve inanamadığım bir tepki aldım.”Hakkını helal et” dedi bana.Dedim “hakkım helal olsun. Olur mu öyle şey?” Dedi ki “seni rahatsız ettim yemek yerken, benim suçum”.İnanamadım. Arabada giderken karşıdakiler gibileriyle nasıl yaşanır diye kara kara düşünürken, birden enerjimi yerine getirdi abla. Yok dedim, sizin suçunuz filan değil, ben çağırmayı unuttum, eve uğradım ondan dolayı unuttum dedim. Abla temizlik malzemelerini almaya gitti. Yol boyunca kendimi tutan ben, ağlamaya başladım. Neye ağladığımı bile bilmiyorum aslında. Bütün haftanın boktanlığına mı, karşı evin sahiplerinin kabalığına mı yoksa ablanın inceliğine mi? Galiba hepsi o anda birbirine girdi. O anda bir sürü duyguyu bir arada yaşadım. Ama son olarak şuna karar verdim, iyi ve düşünceli insanlar azınlıkta olsa bile hala içimizde. O an vazgeçtiklerime yeniden sarıldım.
Şimdi, sadece herşeyin normale dönmesini bekliyorum sakince.